Amacını Netleştir – “Kullanıcı Araştırmasında Hangi Sorun Çözülmeli?”

Kullanıcı deneyimini iyileştirmeyi hedefliyorsan ama “Hangi sayfada sıkıntı var, kullanıcı hangi adımda bunalıyor?” diye bir hedef koymamışsan, okyanusta rotasız kalmışsın demektir. Örneğin, “Neden formu yarıda bırakıyorlar?” sorusu seni “O zaman formu kısaltalım veya daha eğlenceli hale getirelim” sonucuna götürebilir. Hedef net olmazsa, topladığın veri ‘Vay be, ilginç!’ diyerek raf tozu olmaya mahkûm.

UX Research Yöntem Seçimi – Anket, Mülakat, Gözlem? (Kantitatif vs. Kalitatif)

“UX Research menüsünde anket meze, mülakat ana yemek, gözlem tatlı olsun!” diyorsan doğru yoldasın. Kantitatif veriler “%40 bu sayfayı sevmiyor” diye istatistik verirken, Kalitatif yaklaşım “Buton rengi gözümü kanattı” gibi duygusal detaylar sunar. En tatlısı, hepsini karıştırmak: Hem rakamları hem duyguları yakalayarak tam bir “kullanıcı analizi ziyafeti” çekebilirsin.

Usability Testing Katılımcı Seçimi – Doğru Kitleyi Bul, Çeşitlilik Ekle

Oyun uygulaması test edeceksin ama 70 yaş üstü katılımcıları çağırmak mı? Elbette farklı bakış açıları güzel, ama önce gerçek “Hedef Kitle”yi yakalamalısın. Sonra yaş, cinsiyet, meslek farkıyla mozaik oluşturmak her zaman verini zenginleştirir. Bir de “İleride bu ürünü kullanabilecek potansiyel kitle kim?” sorusunu ekleyerek “Geleceğe yatırım” yapabilirsin.

Veriye Dayalı Tasarım ve UX Dataları ile Tasarla – “O Zaman Sırada Ne Var?”

Anket dolduruldu, mülakatlar yapıldı, gözlemler not alındı. “Vay be ne ilginç!” deyip çekilmek yok. Kullanıcı “Bu ekranda afalladım” diyorsa, tasarım ekibiyle “Neyi değiştirelim, akışı nasıl kısaltalım?” diye konuş. Veri, uygulamaya geçmezse, kalır orada “Enteresan bilgi” diye. UX Research’in asıl değeri, seni “Sorunu biliyoruz ve çözümü bu” noktasına taşımasında.